• 07 Şubat 2018, Çarşamba 11:24

Özel kurslar, veliler, öğrenciler, Milli Eğitim ve “flu” vaziyet

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2016 yaz aylarında yaptığı ve kimilerine dönüşüm için süre de tanıdığı değişiklikler, 2017’nin ağustos ayı başında yürürlüğe girdi… Etüt merkezleri kapandı. Dönüşüm izni alanlar işlemlerini tamamladı. Özel kurslardaki “tek ders” zorunluluğunun altı bir kez daha çizildi. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün bir önceki yazımda detaylarını verdiğim Bakan İsmet Yılmaz imzalı 25 Ağustos 2017 tarihli genelgesiyle de son nokta kondu.

Önce şunu net olarak anlayalım…  Milli Eğitim’de yepyeni bir düzen kuruluyor, taşlar tek tek yerine oturuyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil, ol(a)mayacak… Kendini-kurumunu bu sisteme uyduranlar ayakta kalacak, uydur(a)mayanlar gidecek…
Özellikle veliler ve öğrenciler açısından her soruya yanıt verebilme gayreti içersinde olacağımdan…  Bu yazı çok uzun olacak, öyle anlaşılıyor… İkiye üçe bölebilirdim, (aslında iyi rating de alırdım arada)  ama sorunun net olarak ortaya konması, muhtemel çözüm yolları bulunabilmesi açısından, böylesi daha iyi…
Şimdi sırasıyla -önceki yazılarımdan da yararlanarak- özel kurslar cephesinde durum fotoğrafı, gelecekte yaşanacak “çok kuvvetle muhtemel” sorunlar ve olası çözümlere göz atalım…

ÖZEL KURSLAR CEPHESİNDE “DURUM FOTOĞRAFI”

Bilindiği üzere, özel kursların her biri “sadece ve sadece tek dal dersi” verebiliyor. İki ve daha fazla ders verme yetkisine ya da ruhsatına sahip hiç bir özel kurs yok. Özel kurslarda öğretmen istihdamı da tek derse göre olacak, kayıtlar da… Başka derslerin öğretmenleri, idari personel-halkla ilişkiler memuru vs gibi figüran rollerde resmi kadrolara eklenemeyecek… Aksine davranan, tek ders ruhsatıyla tüm dersleri vermeye kalkışarak yasa dışı pozisyona düşen özel kurslara para cezasından kapatmaya kadar varan bir dizi yaptırım uygulanacak… Tek ders ruhsatı alıp da çok ders vermeye kalkışan, hiç utanmadan veliye-öğrenciye yalan söyleyen “uyanık girişimciler”in mumu yatsıya kadar değil ama ilk denetimin yapıldığı güne kadar yanabilecek anlamına geliyor bu… İkinci denetim belki ertesi gün olur, belki bir-iki hafta sonra… Eğer durumunu düzeltmemiş (yani yalanla-dolanla yaptığı kayıtları iptal etmemiş, aldığı paraları iade etmemiş, hala ruhsatsız derslere devam eder pozisyonda) olursa, karşılacağı tek sonuç var, kapıya kilit vurmak…

Bakınız, bugünden söylüyorum, bile bile lades yapmakta ısrarlı o uyanık girişimcilerin derdi kapıya kilit vurmakla bitecek olsa, onlar açısından yine iyi… Çünkü bunun Milli Eğitim’den bağımsız olarak, MEB denetimi öncesinde ya da sonrasında (resmi listeye ekleyemediği için) diğer branşlardan sigortasız kaçak öğretmen çalıştırmaktan kaynaklanacak SGK cezaları var, o kayıt paralarını toplamış, senet almış, resmiyete dökmüş-dökmemiş, vergisini vermiş-vermemiş, faturasını kesmiş-kesmemiş bakımından Maliye Bakanlığı yönü var… KDV tahakkuk edecek, vergi tahakkuk edecek, paraları iade ederken kesinti yapsa bir türlü, yapmasa bir türlü, e böyle olunca şikayetlerden kaynaklanacak MEB yönü var… Yani kurallara aykırı iş yapan özel kurs girişimcisi -daha bugünden çok net belli ki-başına çook büyük bir iş almış durumda…

Bitti mi? Hayır…

YGS-LYS kursları ancak tek dalda verilebilecek demiştik…  TEOG dersi vermek ise tümden yasak… Yani Türkiye’de bir tek özel öğretim kursunun dahi “yasal olarak”TEOG dersi vermesi mümkün değil… Yani ortaokul öğrencilerinden 1 tanesi bile özel kurs kapısından içeri gir(e)meyecek. Yani TEOG (ortaokul) öğrencisi özel kurs binasının içindeyse… Yasaları çiğneyen kursun tabi tutulacağı pozisyon, direkt “kaçak kurs” pozisyonu… Para cezası, ikinci şans, ikinci-üçüncü denetleme filan yok… Suçüstü hali… Direkt kuruma kapatma cezası….

İşte burada bir başka facia daha karşımıza çıkıyor…

YGS-LYS kurslarından büyük bölümü, aynı zamanda TEOG kursu da veriyor… Kim diyor bunu? Vallahi ben demiyorum, kursların astığı kendi afişleri diyor… Bursa için söylüyorum. Fomara’da, Altıparmak’ta, Nilüfer’de, Yıldırım’da, özel kursların bulunduğu noktalarda kısa bir tur atın… Hepsini -gözleriniz faltaşı gibi açık-göreceksiniz… (Gezenler, meraklıları… Bana da email ile fotoğraf gönderirse, elimde eksik kalanlar vardır belki, kadroyu tamamlarım, pek makbule geçer.)

Bu kursların YGS-LYS’den tek ders ruhsatı olabilir, bu ruhsatla işletmeyi açıp, 1’den fazla ders vermeye kalkışabilirler… Bu yetki aşımı, belirttiğimiz genelge ışığında yapılacak denetimlerle yasal hale dönüştürülecek… Yapmayanın kapısına kilit vurulacak… Ama işin içine TEOG girince… Hakikaten pimi çekilmiş bomba… Yetki aşımı filan değil, direkt kaçak kurs… İlk görüşte kapıya kilit… TEOG’dan “kaçak kurs”muamelesi gören ve suçüstü pozisyonunda kapısına kilit vurulan bir özel kursun, LYS-YGS dersi filan kalmaz. İçeride atıyorum, 20-30 tane ortaokul (TEOG adayı) öğrencisi var diye…  Atıyorum, 200-300 LYS-YGS öğrencisi de kapının önüne konmuş olacak…

Bununla da bitmiyor… Hobi kursu, sürücü kursu, KPSS kursu, yetenek geliştirme kursu gibi seçenekler de var… Bunlar kendi alanları dışında asla faaliyet gösteremeyecek, hele “tek dal zorunluluğunun arkasından dolanıp 2 puan almalarına” izin verilmeyecek. Yanlış anlaşılmasın sakın! Bunlar benim fikrim ya da talebim değil. Milli Eğitim Bakanlığı öyle diyor, yasal düzenlemeler öyle diyor, MEB bürokrasisi öyle diyor. Benim görevim sadece, “kıyamet yaklaşıyor ey kurs sahibi, ayağını denk al” diye uyarmaktan ibaret…

Çünkü… Yazdık, yazdık, uyardık… Umurlarında değil…  Bu yasal mevzuata rağmen, özel kurs yönetici-sahipleri ellerinde tek ders ruhsatı olmasına rağmen, asla yasal çerçevede veremeyecekleri derslerle ilgili afişler, broşürlerle maalesef kayıt topluyor… Durumun farkında olan-olmayan velilere de göz göre göre yalan söylüyorlar… Yetkin var mı diye soranlara pişkinlikle, “dert etmeyin, bize bi şey olmaz, kaçak-maçak vereceğiz bu dersleri” cevabını veriyorlar…
Son gün, “Eee uyardık, dinlemediniz, kendi düşen ağlamaz” diyebilmek için… Bu kadar detay verdim…

Bir parantez daha… Ve bahsetmesem olmaz…

MEB’in son düzenlemelerine göre konum alan kurslar da var… Yasa-yönetmelik ne diyor diye bakıp… Buna göre yapılanmasını elden geçirip, yatırım yapan… Öğretmen kadrosu kuran… Tek dersten kayıt alan.. Ama yapılanma gereği şubeleşip… 4-5-6 ana dal lisansı alan… Dolayısıyla “resmen” bu dersleri “toptan” verme hakkına sahip olan… (Dileyen Google’dan “Çağdaş Pusula Öğretim Kurumları” diye arama yapar, Isparta’daki bu örneği bulur, okur…) Tek ders ruhsatıyla çok ders vermeye çalışan kalpazanlar karşısında… Onun hakkını kim koruyacak? Böyle bir soru da gündemde…  Isparta’da örneği var da, Bursa’da yok mu benzer bir kurum?

MİLLİ EĞİTİM BÜROKRASİSİ CEPHESİNDE “DURUM FOTOĞRAFI”

FETÖ’nün eğitim sistemini ele geçirme konusundaki ilk basamağının dershaneler olduğunu herkes biliyordu…  Milli Eğitim Bakanlığı’nın dershaneleri hizaya soka girişimi eski hikaye… Herkes biliyor… Tekrarı gerekmeyebilir…

Süreç içerisinde Milli Eğitim Bakanlığı, eskiden “dershane” olarak bildiğimiz kurumsal yapıya o eski haliyle izin vermeme iradesini birçok kez dile getirdi. Yasal düzenlemeler, yönetmelik değişiklikleri yapıldı. Daha 2016’da özel kursların faaliyet çerçevesi çizilmişti. Dönüşümlerle ilgili süre de 1 Ağustos 2017’de bitti… Beğenir ya da beğenmez değişmesi için mücadele edersiniz, o ayrı konu… Ama bugün itibarıyla özel kurslar konusunda yeni bir düzen geldi…

Heyhat! Milli Eğitim Bakanlığı’nın karnesi 10 numara değil… Bu dönüşüm süreci iyi yönetilemedi. Hatta hiç yönetilmedi dersek, haksızlık yapmış olmayız.

Özel kurslara tek ders ruhsatı alacaksanız dendi, herkes kendi isteğiyle, bilerek ve talep ederek geldi (abartmayayım, başvuruların neredeyse yüzde 80-90’ı matematik dalındaydı) tek bilim dalı ruhsatı aldı. Bakanlık, “N’apıyorsunuz, herkes matematik verirse, diğer dersler ne olacak?” diye sormadı. Şaka gibi ama haydi, net bilgi söyleyeyim, koskoca Bursa’da resmi olarak “biyoloji” dersi ruhsatı alan bir tek özel kurs yok… Coğrafya da yok… Tarih dersen yok… Felsefe grubunu hiç arama, zaten yok… Zaten MEB’in felsefe grubuna bir teveccühü yok… Eeee! Kim verecek bu dersleri sorusunun yanıtı net… Kaçak-maçak verecekler işte….

Yani özel kursları biraraya gelme, ruhsatları (bilim dallarını) paylaşma, dolayısıyla öğrenciye hizmet konusunda organize olma konusunda teşvik eden olmadı…

Öyle şeyler duyuyoruz ki, şaşkınlıktan ne diyeceğimizi bilemediğimiz anlar oluyor. Kulağımıza gelenlere bakılırsa -inşallah sadece dedikodudur- ikinci kurs açmak için ilave bina tutmak isteyen bir kurs sahibini, “Matematik ruhsatın var, zaten diğer dersleri kaçak olarak vermiyor musun?  İkinci bina tutup kira vs masrafa girmeye ne gerek var” diye vazgeçirenler yine bizim yerli (il-ilçe) MEB bürokrasisi…

Elbette böyle bir şey olamaz ama şu dedikoduya da bakın! Güya “denetim mekanizması ve kadro çok zayıf, kimi nerde bulup da denetleyeceğiz. işinize bakın!” diye bizzat MEB çalışanları özel kurs sahiplerine sufle veriyormuş… Böyle olunca da, özel kurs sahipleri “Bize bir şey olmaz. Milli Eğitim’de herkes tanıdık. Yolumuzda gidiyoruz. Her dersi veririz” diyorlarmış… İftiraya bakın! Tövbe tövbe…

Haaa! Bir de… Milli Eğitim kadrosuna bağlı faaliyet gösteren devlet memuru öğretmenler konusu var…
Resmiyette başkası adına kayıtlı görünen özel kurslar kurmuşlar… Orada “bizzat”ders veriyorlar…  Kursun tek çalışanı var, sahibi ve/veya müdürü olarak gösterilen şahıs… Öğretmenler ise özel sektörde ikinci iş olarak öğretmenlik yapması kesin olarak yasak olan kamu çalışanı öğretmenler… Bu öğretmenlerin görevli oldukları kamu okullarından gizlice çalıştıkları özel kursa öğrenci devşirme gibi ahlaksız bir faaliyetleri olup olmadığını bilemem… Ama böyle bir iş ortaya çıkarsa, haklı-haksız böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalmaları kuvvetle muhtemeldir… Denetleme sırasında ders verirken (MEB müfettişlerinden söz etmiyorum ki, SGK, Maliye, Zabıta vs vs) suçüstü yapılırsa, memuriyetlerinin sıkıntıya girmesi de kuvvetle muhtemel tabii…

Nasıl bir cesaretle… bu işler bu aşamaya getirilmiş… Milli Eğitim Bakanlığı, öylece kenardan seyretmiş, bakar mısınız?

26 Ağustos 2017 tarihli son genelge…
İşte bu tür dedikoduların sona ermesine hizmet edeceği gibi…
Kendine güven patlaması yaşayan kurs sahiplerinin de…
“Yahu bize bir sürü iş çıktı, bu kadar işi kim yapacak!” diye sızlanıp duran Milli Eğitim kadrolarının da…
Ayaklarının yere basmasını sağlamıştır umarım…

Çünkü işaretler var…
Örneğin “franchising” veren özel eğitim kurumlarının bazılarının ayağı yere bastı, son 2-3 gün içinde…
Bugüne kadar kulaklarının üzerine yatıp “cambaza bak” oynayan piyasa büyüklerinin, “tek bilim dalı kuralına uymamak yüzünden yasaya aykırılıktan yakalanır, ceza alırsanız, markamıza zarar verdiğiniz gerekçesiyle sözleşmedeki ceza maddelerini yürürlüğe sokar, yıllık franchise bedelinin bilmem kaç katı tazminat davası açarız” diye marka kiracılarına yazı gönderdikleri bilgisi, eğitim sektöründe günün bomba haberi…

ÖĞRENCİLER – VELİLER! BU BÖLÜMÜ İKİ KEZ OKUYUN

Bu yazının buraya kadarki bölümünde konuya “asıl oyuncular” cephesinden hiç bakmadık… Şimdi gelelim, öğrencilere, velilere…

Öğrenci kardeşim…
Özel kurs almak zorunda değilsin… Milli Eğitim’in internet üzerinde Eğitim Bilişim Ağı (EBA) var… Kendi okulunun destekleme kursları var… Onlardan yararlanabilirsin… MEB, bu kursların da son derece verimli olduğu kanaatinde…
Ama yok… Bunlar bana yetmez… Yarıştayım ben… Çözemeyeceğim 1-2 soru ya da fazladan çözeceğim 1-2 soru benim için hayati önem taşıyacak, tercihimi etkileyecek, bu nedenle özel ders-kurs benim için şart diyorsan… Ya da… Eksik geldim, fırsat eşitliğini ancak özel kursta da bir şeyler öğrenerek sağlayabilirim fikrinde ısrarlıysan…  Bir özel kursa başvuracaksan… Şimdi dikkatle oku…

“Bütün dersleri vereceğim” diyen özel kurs yöneticisine ruhsatını sorun. Hangi ruhsatı masaya koyabiliyorsa, ancak o kursu verebilir. “Ruhsatı fotokopiciye gönderdim, az sonra gelir”“müdürün odasında kilitli kalmış”, “akşam elektrikler kesikti” gibi palavralara inanma… Bu kurs ruhsat haricindeki diğer dersleri sigortasız öğretmen çalıştırarak “kaçak” verecek demektir. Bunun anlamı şu -Milli Eğitim Bakanlığı 26 Ağustos tarihli genelgeyi uyguladığında- o kurs, yılbaşını bile göremez… Yarı yılın ortasında açıkta kalırsın…

-Tek ders alacağım diye bir özel kursa başvurduğunu düşünelim… Sadece matematik dersi istiyorum desen ve –kabul etmezler ve hatta fiyat bile veremezler ya- diyelim ki kabul ettiler… Diğer dersler kaçak olduğundan -Milli Eğitim Bakanlığı 26 Ağustos tarihli genelgeyi uyguladığında-  o kurs kapanır, yarı yılın ortasında açıkta kalırsın..

-Ortaokul öğrencisi isen ve TEOG’a hazırlanıyorsan… TEOG derslerini özel kursta vermek küllüm yasak. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 26 Ağustos tarihli genelgesine de gerek yok, ilk baskında o özel kurs kapatılır… Yarı yılın ya başında, ya ortasında açıkta kalırsın…

Muhtemelen…. “Ama bu nasıl iş? MEB görevini zamanında layıkıyla yapmıyor… Dershane yasa tanımıyor… Ama her halükarda sokakta kalan ben oluyorum! Öğrenci olmak suç mu?” diye feryat edeceksin…
de…
Bu soruları bana sorma! Sonuç bölümünde izah ediyorum… Bu sorunun muhatabı Milli Eğitim Bakanlığı’dır, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’dür… İl-ilçe Milli Eğitim müdürlükleridir… Vatandaşlık haklarını kullan… Ziyarete git… Telefon aç, ilgili birime bağlan… Email gönder… BİMER’e başvur… CİMER’e bildir… Hakkını ara… Sor.. Yol göstermelerini iste… Onların görevi ve sorumluluğu tam olarak budur…

BU DA BENİM MUHALEFET ŞERHİM

Bakanlığın Eğitim-öğretim faaliyetlerinden paralel devlet cemaatini-FETÖ’yü uzak tutma çabasını çok büyük takdirle karşıladığımı altını çize çize belirtmeliyim.  Bu yazının direkt konusu olmamakla birlikte… Başka cemaatlerin-vakıfların-tarikatların Milli Eğitim’i yönetir hale getirilmesine çanak tutulmasını eleştirdiğimi de altını çize çize belirtmek zorundayım. Öğrencilerin en az yüzde 35’ini İmam hatiplere kazandırmak için çalışmaların yürütülmesi konusundaki üst makamdan aşağılara doğru gönderilen emir de bu eğreti-biçimsiz-haksız yaklaşımlardan biri… Dolayısıyla, itirazım var…

Okurlar, özel kurslarla ilgili yazdıklarımı değerlendirirken beni ak-trol filan zannetmesin sakın! O yüzden bunları belirtmek zorundayım…

Ortada bir yasal düzenleme varsa, hukuki olup olmadığı, haklılığı-haksızlığı demokratik çerçevede tartışılabilir, siyasi çözümler aranabilir… Bu temel bir hak… Lakin bir yasal düzenleme varsa… O yasal düzenleme değişene, kaldırılana ya da elden geçirilip güncellenene kadar buna uyulması gerektiği de çok açık…
Milli Eğitim Bakanlığı’nın en üst kademedeki tavrı net görünüyor… Ama o net tavır, Bakanlık katından çıkıp, daire müdürlükleri, genel müdürlükler ve daha alt birimlere dağılırken (başkent bürokrasisinden geçip, il-ilçelere gelene kadar) giderek flulaşıyor… Bürokratların “tavşana kaç, tazıya tut” kurnazlığı gösterebileceklerini sandıkları oyun sahasına dönüşüyor. İtirazım buna….

SONUÇ:

Konumuza döner ve “Sonuç ne olacak?” sorusuna cevap ararsak:
Özel kurslarla ilgili durum ortada…
Burada… Yol gösterici tutum takınmak zorunda olan tek kurum… Milli Eğitim Bakanlığı ve il-ilçe müdürlükleri…

Öğrencilere “Bir özel kurstan sadece tek ders alabilirsin” diyen kim? Milli Eğitim Bakanlığı…

Peki birden fazla ders alacak öğrencileri… Birden fazla özel kursa kayıt olmaya yönelten kim? Milli Eğitim Bakanlığı…

Özel kurslar haziranda, temmuzda ve hatta ağustos ayı boyunca çok ders verebileceklermiş gibi kayıt toplarken hiç sesi çıkmayan kim? Milli Eğitim Bakanlığı…

Özel kursları, organize olmaya teşvik etmeyen kim? Milli Eğitim Bakanlığı…

Özel kursların listesini ve sahip olduğu ruhsatı (matematik gibi, fizik gibi) ilan etmeyen, dolayısıyla veli ve öğrencileri bilgilendirmeyen kim? Milli Eğitim Bakanlığı…

Özel kurslara ruhsat alanlarını, tıpkı hekim tabelalarında (ortopedi, üroloji, göz hastalıkları) uzmanlık alanı yazdığı gibi tabelalarında belirtme zorunluluğu acilen getirilsin, veliler-öğrenciler kapıdan girmeden bilgi sahibi olsun diye önermiştim, bu öneriyi dalga geçer gibi önümüzdeki yıllarda yapılacak yönetmelik değişikliği çalışmalarında ele alınmak üzere ilgi birime (yani alt komisyona) havale eden kim? Milli Eğitim Bakanlığı…

Özel kurslara yaz boyunca hiç karışmayıp, zaptürapt altına alma anlamında hiçbir hamle götermeyen kim? Milli Eğitim Bakanlığı…

Daha haziran ayında özel kursları uyarsa.. Yaşanması muhtemel şimdiki sorunların önüne geçebilecekken… Bütün yazı rehavet içinde geçirip… Denetim konusunda zaafiyet varmış görüntüsüne yol açan kim? Milli Eğitim Bakanlığı…

Ama sonuçta.. Böyle bir zafiyetin olmadığını gösterecek genelgeyi yayınlayan, güçlü irade ortaya koyan da Milli Eğitim Bakanlığı…

MEB’in… “Ey özel kurslar… Bakın çok detaylı denetleyeceğim, uymayanı kapatacağım” deme hakkı, yetkisi elbette var. Üstelik bu konuda kendisine tevdi edilmiş görev var… Gereğini de mutlaka yapmalıdır…
Ama aynı MEB’in, “Ben sadece kağıt üzerinde açarım, denetlerim, gerekirse kapatırım, ama öğrenci ortada kalmış, kalmamış, anlamam, karışmam” deme hakkı yok…
Çünkü alınan kararlarla, uygulamalarla, bugünkü durumun müsebbibi olan kurum, Milli Eğitim Bakanlığı…
Şimdi… Mevcut ve müstakbel sorunlara çözüm üretmek… Öğrenci ve velileri bilgilendirmek… Yönlendirmek de Milli Eğitim’in işi…
 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

NAMAZ VAKİTLERİ
yukarı çık