Kamuda örgütlenmiş eğitim sendikaları Eğitim-İş, Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen, Eğitim-Bir-Sen’in ilkesel yaklaşımlarına göz attığımızda, ideolojik-sosyal önceliklerinin genellikle farklı olduğunu görüyoruz. Sendikalar temel konularda bile genellikle fikir birliği içinde ya da aynı çizgide değiller, gayet normal bir durum… Ancak bu 4 sendika da “öğretmenlere performans ölçümü” konusunda ağız birliği etmişçesine fikir birliği içinde… Ortak görüş, “Öğretmenlere performans ölçümü kabul edilebilir değildir, hatta öğretmenlere hakaret sayılmalıdır, öğretmenlerin iş güvencesi elinden alınmak isteniyor” çerçevesinde… Eee.. Bu da normal… Çünkü “öğretmenler” bu sendikaların varlık nedeni… Sendikaların, “öğretmenlerin iş güvencesi” konusundaki hassasiyetinin bu denli yüksek olmasını, bu konudaki görüş birliğini anlayabiliriz… Hatta sendikaların bu konudaki “ortak” görüşlerini de destekliyoruz. (Bu konudaki yazımı, dileyen BURAYA  tıklayarak okuyabilir.)

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kamu okullarında çalışan öğretmenlerin iş güvencesi çok önemli. Bu konuda hemfikiriz. Ama “eğitim sendikalarının duruşu” ile ilgili birkaç temel konuya da göz atmamız, sorgulamamız, aydınlatmamız gerekiyor.

Bu sütunlar, tüm eğitim sendikalarının yöneticilerine açık platformdur… Aşağıdaki sorular tüm sendika yöneticilerinden yanıt bekliyor…

1)Kamuda görevli öğretmenlerin (hatta kimi müdür yardımcıları, hatta kimi müdürler dahil), yasada açıkça yasaklanmış olmasına rağmen özel kurslarla iltisaklı faaliyetlerinden haberdar mısınız? Bu kişilerden, sendikanıza üye olan var mıdır?

2)Haberdarsanız, bu konuda ne işlem yaptınız ya da yapmayı düşünüyorsunuz? İşlem yapmadıysanız, neden?

3)Haberdar değilseniz (ki bu cevap gerçekten pek ilginç olur), bu konuda bir araştırma yapmayı, okul temsilcisi üyelerinizden rapor toplamayı, anket düzenlemeyi, bu faaliyetin yasadışı (aslında tam anlamyla meslek ahlakı dışı) olduğunu ve sendika olarak gereğini yapacağınızı açıklayacak toplantılar düzenlemeyi düşünüyor musunuz?

4)“Okulda pazarlamasını yaptıkları” özel kurslara ders bitiminde servis kaldırıp öğrenci taşıyan, bu işlerden komisyon alan öğretmenler, okul toplantı salonlarını iltisaklı oldukları kursların faaliyetlerine açan müdür yardımcıları, müdürler; kimi yaygın yayınları okullarda pazarlayıp komisyon alan “girişimci ve de eğitimci ruh”a sahip okul yöneticileri, MEB öğretmeni olmasına rağmen özel kurslarda ders veren, ders yılı başında “okulumdan şu kadar öğrenci getirir, şu kadar alırım” diye pazarlık yapan öğretmenler hakkında, size ulaşan ihbarlar var mıdır? (Varsa) Bu tür ihbarlar elinize ulaştığında ne işlem yapılmaktadır? Bugüne kadar kaç ihbar ya da bilgi ulaştı, ne yaptınız? Hiç ihbar-bilgi gelmediye… Bu durum garip değil mi? Bundan böyle ulaşırsa, ne işlem yapılacaktır?

5)Üyeleriniz arasında böyleleri varsa… Yasadışı bu faaliyet yürüten üyelerinizin, üyeliklerini sorgulamayı, disiplin işlemi yapmayı düşündünüz mü?

6)Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı’na performans ölçümü ve 657 sayılı yasada değişiklikle ilgili çalışmalarından ötürü getirdiğiniz eleştirilerinize, bu satırların yazarı da aynen katılıyor. Ancak, üyeleriniz arasında böyle meslek etiğine aykırı (aynı zamanda yasadışı) davrananlar varsa… “Şuyuu vukuundan beter” kabul edilebilecek böyle bir durumun, hem eğitim sendikaları hem de yüzbinlerce temiz öğretmenin geleceği açısından, Hükümet ve Bakanlık karşısında hayati önem taşıyan çok büyük bir dezavantaj olduğunun, bir “yumuşak karın” oluşturduğunun farkında mısınız?

7)Özel kurs açmak, işletmek, ders vermek, şartları yerine getirenler için yasalara uygun bir faaliyet… MEB’de görevli öğretmenlerden de dileyen bu sektörde faaliyet gösterebilir ama MEB ile ilgisini kestikten sonra…. Yasal mevzuatın gereklerini yerine getirip kendine kurs açarak, diğer kurslarla yasal-ahlaki rekabete girerek… Elbette girişimciliğin hakkını verebilir…  Varsa, yasadışı çalışan üyelerinizi, MEB öğretmeni-müdürü olup gizli-açık bu kurslara ortak olan üyelerinizi, bu yönteme teşvik etmeyi düşünür müsünüz?

8)MEB’in özel kurslarla ilgili denetimlerinin nasıl ciddiyetsiz yapıldığını (daha doğrusu yapılmamak istendiğini) gördük… Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün, Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın, İl-İlçe Milli Eğitim müdürlüklerinin özel kursları denetlemede sanki “acz içinde” gibi dağınık bir görüntü sergilemesi,  MEB öğretmenlerinin yasadışı faaliyete meyl etmesi, bu faaliyette ısrar etmesi için yeterli bir gerekçe midir?

9)Öğretmenlik mesleğini para hırsına alet eden bu kişileri üye olarak (hatta meslek içinde) barındırmaya devam ettiğinizde… Bir başka deyimle, kimi üyelerinizin yasadışı bu faaliyetlerine göz yumduğunuzda… Görmezden geldiğinizde… Başınızı kuma gömmeyi tercih ettiğinizde… Yasadışı hiçbir faaliyeti bulunmayan, işini severek-hakkını vererek yapan, ekmeğini helalinden kazanan ve meslek grubunun çok çok çok büyük çoğunluğunu oluşturan gerçek öğretmenlerin hakkını-hukukunu, iş güvencesini nasıl savunacaksınız? İlk maddeden buyana anlatığımız bu rezil ve gerçekten utandırıcı örnekler, 657’de yapılacak değişikliği zorunlu hale getiren gerekçelerden biri olarak önünüze sunulduğunda ne cevap vereceksiniz?

Sorular işte böyle…
Eğitim sendikaları, bu konudaki görüşlerini açıklamakla kalmayıp… Gereğini de yapmalıdır…
Cevapları da bekliyorum… Bu sütunlar sendikacılara sonuna kadar açık…

SENDİKALARIN SİSTEMDEKİ YERİ
Kamuda örgütlü sendikaların üye sayıları konusunda oluşabilecek merakı gidermek açısından, aşağıdaki tabloyu da ekliyorum…